10 Ağustos 2015 Pazartesi

Geleceğe mektup.

Öyle bir şey ki bu bir anda hayatına işleyiveriyor koduğumun oğlunun her zerresi  . Başka bir adamın elleri başka bir adamın gülüşü herkeste ondan bir parça arıyorsun. Acıtıyor mu ? Fazlasıyla herkese o'muşcasına yaklaşıyorsun zamanla aklından siliniyor yüzü bu sefer bu gülüş kimindi ya bu koku o kadar tanıdık ki demeye başlıyorsun. Geçiyor mu ?  Hayır ..
 
 Sonra başka biri çıkıyor karşına güzel laflar söylüyor , sahipleniyor seni,sende alışıyorsun yeni sahibine tek kelimesi eskiye döndürüyor seni . O koduğumun çocuğu acıttı ya canını aynısı olacak sanıyorsun sonra çin seddi gibi duvarlar örüyorsun karşıya yaklaştırmıyorsun kimseyi yanına . İstiyorsun yaklaşılmasını ama acıdı ya bir kere dokunmasın kimse istiyorsun yalnızlığına . Aman diyosun aman nolucak kocama elma soyup bıçağın ucuyla vermesem . Huzur evinde benim gibi bekar ağzında diş olmayan ahiretliklerimle.

100. yaşımı kutlarım bir kedi alırım sallanan koltuğumda takma dişlerimi suya ıslar o sallanan koltuğumda gözlerimi yumarım belki bu dünyaya .. Ölmüş olur haralde o koduğumun çocuğu öteki tarafta karşılaşırız belki kusurlarım yok olmuş olur bakarım gözlerine gene bana kaldın koduğumun çocuğu der öperim belki onu incitmeden  incitmem onun beni incittiği gibi kıyamam ki sonuçta hayatıma sıçıp gitti Belki yanımda olsaydı her itliğini siğneye çeker ve ossun o benim gocam der yaşar giderdik be .